Tıbbi bitkiler kullanılarak hastalığın önlenmesi:
FİTOTERAPİ terim ilk defa La Presce Medical dergisinde, Fransız bir doktor olan Henri Leclerc (1870-1955) tarafından kullanılmıştır (7,8). Özetle Fitoterapi tıbbi bitkiler kullanılarak hastalığın önlenmesi veya tedavi edilmesi anlamında kullanılmaktadır
Fitoterapi tedavisinde bitkilerden veya bitkilerin belirli kısmından yararlanır, bunlardan tıbbi çaylar, krem, ilaçlar, şuruplar, damla, drajeler şeklinde tüketilir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Tıbbi Bitkiler ‘bir veya birden fazla organıyla tedavi edici veya hastalıkları önleyici veya herhangi bir kimyasal-farmasötik sentezin öncüsü olabilen bitki çeşitleridir.’ tanımını yapmıştır. Bunlardan hazırlanan ürüne fitoterapötik ürünler, bitkisel ilaçlara da fitofarmaka denir. Fitoterapinin amacı hastalıkları tedavi etmek, şiddetlenmesini önlemek, tedaviye destek vermek, hastalıklardan korumaktır.
IV. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayına katılan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, çevrimiçi olarak düzenlenen tpolantıda;
Tıbbi ve aromatik bitkilerin sadece tarım ve ormanı ilgilendiren bir faaliyet olmadığını, gıdadan sağlığa, kozmetikte turizme kadar birçok alanı ilgilendiren önemli bir sektör olduğunu belirterek, dünya nüfusunun yaklaşık %70’inin tedavi ve korunma amacıyla bu ürünleri tercih ettiğini söyledi.
Dünyada yaklaşık 425 bin civarında bitki olduğu, bunlardan 50 Bin ile 70 Bin kadarının tıbbi bitki türü olarak tanımlandığı dile getiren Pakdemirli, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bugün dünyada kullanılan tıbbi bitki sayısının 20 Bin civarında olduğunu anlattı.
Bu bitkilerin 4.000’nin tedavi amaçlı ilaç olarak kullanıldığını ifade eden Pakdemirli, Dünyada 2.000, Avrupa’da ise 500’e yakın tıbbi bitkinin ticaretinin yapıldığını ve yıllık ekonomik değerinin de 115 Milyar Dolar civarında olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin biyolojik zenginlik bakımından önemli bir konumda olduğuna dikkati çeken Pakdemirli, ”3 gen merkezinin kesişme noktasında olan Türkiye, yaklaşık 4.000’i endemik, yani bu coğrafyaya has olmak üzere, toplam 12 bin bitki türüne ev sahipliği yapıyor.
Başka bir ifadeyle, Avrupa kıtasından daha fazla biyolojik çeşitliliğe sahip bir ülkeyiz. Tıbbi ve aromatik bitkiler yönünden ise zengin bir potansiyele, üretim için uygun iklim ve habitatlara sahibiz. Bu zenginliğimiz içinde 1.700 civarında bitki, tıbbi özellik taşımaktadır. Bunun 500’ünü tıbbi ve aromatik bitki olarak değerlendiriyoruz. Bu veriler bize, dünya üzerindeki tıbbi bitkilerin yaklaşık %6’sının ülkemizde olduğunu göstermektedir.
Ülkemiz, hem doğadan toplanan defne, kekik, adaçayı gibi ürünlerde, hem de kültürü yapılan kimyon, anason, nane, rezene gibi ürünlerde geniş bir popülasyona sahiptir. Ayrıca, Asya ile Avrupa arasında bir köprü konumunda bulunan Anadolu, bu bitkilerden yararlanma konusunda da zengin birikime sahiptir. Ülkemizin sahip olduğu bu zenginliği, daha yüksek katma değere çevirmesi ve bu pazardan daha yüksek pay alması son derece önemlidir” dedi.
”Tıbbi Ve Aromatik Bitki Üretimimiz 5 Kat Artışla 370 Bin Tona Yükseldi”
Son 18 yılda tıbbi ve aromatik bitki ekiliş alanının 2 kat artışla 1,7 milyon dekara,
üretiminin ise 5 kat artışla 370 bin tona yükseldiğini belirten Pakdemirli, ”İhracat değerimiz 105 Milyon Dolardan 4 kat artışla 404 Milyon Dolara ulaştı. Kekik ve defne ihracatında dünya lideriyiz. Dünya defne ihtiyacının %90’ını biz karşılıyoruz. Yine, kimyon, adaçayı, biberiye ve anasonda da önemli bir tedarikçi konumundayız” diye konuştu.
Son 2,5 yılda Anadolu Adaçayı, Dağ Çayı, Ekinezya, Kekik, Oğulotu, Şevketibostan, Tıbbi Adaçayı, Kapari türlerinde toplam 11 yeni çeşit geliştirdiklerini ifade eden Pakdemirli, ”Biyolojik çeşitliliğe dayalı geleneksel bilginin kayıt altına alınması projesiyle, ülkemizdeki ürünlere ilişkin bilgilerin derlenmesi ve veri sisteminin oluşturulmasını sağladık.
Bu sistem sayesinde, elimizdeki yaklaşık 2 milyon veriyle tıbbi ve aromatik bitki çalışmalarına ciddi bilgi kaynağı sağlıyoruz.
Bakanlığız araştırma enstitülerince, tıbbi aromatik bitkiler konusunda toplama, kültüre alma, adaptasyon, çeşit geliştirme gibi çalışmalar yürütülüyor. Böylece, yok olma ihtimali olan bitkileri koruma altına alarak, sürdürülebilir üretimini teşvik ediyoruz.
2004′ den bu yana Kamu özel sektör ve Üniversiteler tarafından 20 türde toplam 71 tescilli çeşit geliştirildi. Bunun 16 türdeki 33 çeşidinin tescili Bakanlığımız araştırma enstitülerimiz tarafından yapıldı. Ayrıca, Tohum Gen Bankamızda 264 türe ait 2.641 tıbbi ve aromatik bitki örneğini de koruma altına aldık” değerlendirmesinde bulundu.
Tıbbi ve aromatik bitki üretimini artırmak ve uluslararası pazarlarda biyolojik çeşitliği avantaja dönüştürmek amacıyla 2015 yılında 25 ilde başlattıkları “Itrî ve Tıbbî Bitkiler ile Boya Bitkileri Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi”ni bu yıl 40 ile yaygınlaştırdıklarını kaydeden Pakdemirli, Hatay’da Türkiye’nin ilk Tıbbi ve Aromatik Müzesi’nin kurulmasına da katkı sağladıklarını dile getirdi.
”Tıbbi Ve Aromatik Bitki Üretimi Karlı Bir İş, Girişimcilerimizi Desteklemeyi Sürdüreceğiz”
Tıbbi ve aromatik üretmenin karlı bir faaliyet olduğunu dile getiren Pakdemirli, ”10 dekarlık bir alanda adaçayı üretmenin maliyeti ortalama 10.184 Lira iken, net karı 17.766 Lira’dır. Kekik üretimini maliyeti 11.506 Lira iken, net karı 17.442 Lira’dır. Yine, Tıbbi nane üretiminin maliyet 17.907 Lira iken net karı 27.433 Lira’dir. İşte böyle; karlı, faydalı ve verimli bir sektörden bahsediyoruz. Buradan tüm girişimcilerinin yanında olduğumuzu ve onlara her türlü desteği sağlayacağımı da özellikle belirtmek istiyorum” dedi.
Genele bakıldığında bitkilerin tedavide kullanılabilmesi için, güvenilirlik ve etkinlik açısından araştırılması gerekir. Burada güvenilirlikte amaç, kontaminasyonun engellenmesi, kullanılan etken maddenin üründeki miktarının hesaplanması; yani, belli bir standardın sağlanmasıdır. Kimi Avrupa ülkeleri, bitkisel ürünlerin standardizasyonunu sağlayarak, bu ürünleri eczanelerde ve marketlerde satışa sunmaktadır. Bu standartlar ise, DSÖ, Komisyon E, European Scientific Cooperative on Phytotherapy (ESCOP) gibi kurumlar aracılığıyla değerlendirilmektedir
Tıbbi ve aromatik bitkilerin sadece tarım ve ormanı ilgilendiren bir faaliyet olmadığını, gıdadan sağlığa, kozmetikte turizme kadar birçok alanı ilgilendiren önemli bir sektör olduğunu belirten PAKDEMİRLİ, dünya nüfusunun yaklaşık %70’inin tedavi ve korunma amacıyla bu ürünleri tercih ettiğini söylemişti..
Dünyada yaklaşık 425 bin civarında bitki olduğu, bunlardan 50 Bin ile 70 Bin kadarının tıbbi bitki türü olarak tanımlandığı dile getiren Pakdemirli, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bugün dünyada kullanılan tıbbi bitki sayısının 20 Bin civarında olduğunu anlattı.
Bu bitkilerin 4.000’nin tedavi amaçlı ilaç olarak kullanıldığını ifade eden Pakdemirli, Dünyada 2.000, Avrupa’da ise 500’e yakın tıbbi bitkinin ticaretinin yapıldığını ve yıllık ekonomik değerinin de 115 Milyar Dolar civarında olduğunu dile getirdi.